HDP 7 Haziran seçimlerinde Türkiye’deki Demokrasi Mücadelesi
için bir umut olarak ortaya çıktı. Ama seçimlerden kısa bir süre sonra bu
umudun yerini hayal kırıklıkları aldı.
Ne yazık ki, olayların hızlı gelişimi ve iktidarın baskıları
nedeniyle bu olumsuz gidişin temeldeki nedenleri üzerinde hiç durulmadı ve
tartışılmadı.
Ama tek ve esas neden bu değildir. Maalesef, HDP’de bunu
yapacak bir ortam ve araçlar (örgütsel
yapı) da yoktur.
Örneğin böyle bir tartışma ancak her görüşün doğrudan tüm
üyelere tezlerini aktarabilme ve onları kendi görüşlerine kazanabilme
yollarının açık olması halinde mümkün olabilir.
Ama HDP’de ne böyle bir olanak vardır; ne de böyle bir
olanağın olması istenmektedir. HDP’de her üyenin doğrudan tüm üyelere erişme hakkı
ve koşullarını oluşturmak bir yana; bütün muhalefet şerhlerinin veya
eleştirilerin yukarıdaki organlara
iletilmesi istenmektedir. “Yukarıdaki organlar, bunları değerlendirir;
uygun ve gerekli görürse iletir” yaklaşımı egemendir.
Üst organların dolayımı, değerlendirmesi ve denetimi
yolundan tüm örgüte ulaşmanın, örgüt içi demokrasiyle hiçbir ilişkisi olmadığı
ortadadır.
Sadece bu gerçek bile HDP’nin nasıl bir yeniden yapılanma
ihtiyacı içinde olduğunu gösterir. HDP’nin bugünkü yapısı, yeniden yapılanma
tartışmasını bile engellemektedir.
Kaldı ki, sadece HDP’nin örgütsel yapısı, anti demokratik,
bürokratik ve hantal değildir; HDP’nin programı da tutarlı ve radikal bir
demokrasiyi hedeflemekten çok uzaktır.
HDP’nin programının en temel yanlışı özünde şöyle formüle
edilebilir: politik olanın, yani devletin diller, dinler, kültürler, etniler,
“uluslar” vs. körü olmasını hedeflememektedir. Program, devletin dili, dini,
etnisi, kültürü olmamasını değil; aksine onları tanımasını; yani politik olanın
dillere, dinlere, etnilere, kültürlere vs. göre tanımlanmasını hedeflemektedir.
Bunun demokrasiyle ilgisi yoktur.
Bu anti demokratik karakter, bugün Türkiye’nin en somut
sorunu olan “Kürt Sorunu”nda somut olarak şöyle ifade edilebilir:
Gerçek demokrasi programı, Kürtlüğün de tanımasını; “statüsünü” değil; Türklüğün de tanınmamasını;
Türklüğün de statüsüzlüğünü savunur ve savunmalıdır.
Sorun “Kürt Sorunu”
değil, Türk Sorunu’dur.
Kürtlüğün de tanınması değil; Türklüğün de tanınmaması;
hiçbir dilin ya da dinin tanınmamasıdır. Devletin bunlar karşısında kör olması
savunulmalıdır.
Diğer ve daha genel ifadeyle, ulusun ya da politik olanın (devletin) dillere, dinlere, kültürlere
vs. göre mi tanımlanacağı; yoksa böyle
tanımlanmaya karşı mı tanımlanacağıdır. “Demokratik Bir Cumhuriyet” ve “Demokratik
Bir Ulus” ancak ikincisiyle mümkündür.
HDP bugünkü programını değiştirmeden, bunun için de bir
program tartışması açmadan tüm Türkiye hatta Ortadoğu’daki Demokratik güçleri
ve özlemleri birleştiremez.
HDP’nin programının tutarlı ve radikal bir demokratik
program olmaması, aynı zamanda stratejinin de tüm demokratik güçleri
toparlayacak bir strateji olmasını engellemektedir. Diğer dillerin, dinlerin,
kültürlerin de tanınması için bir program Türkleri kazanamaz; çünkü bu aynı
zamanda birlikteliği veya ayrılmayı, o dile, dine göre belirlenmiş politik
birimlerin kendisine bırakarak, ilk krizde, bunların birbiriyle boğazlaşmasının
yolunu açmaktadır. Bunun tamamen yanlış bir çözüm olduğu, Balkan ve Sovyetler
deneylerinde tarihsel olarak kanıtlanmıştır.
Türkleri, yani ezen çoğunluğu demokrasiye kazanmanın tek
yolu, Türkleri, Türklüğün de tanınmadığı, Türklüğün, Kürtlüğün vs. kişilerin
özel sorunu olduğu bir gerçek demokrasi için mücadeleye çağırmak olabilir. Yani
“Türkiyelileşme”, özünde ve daha
doğru ifadeyle Demokratikleşme olabilir ve olmalıdır.
Özetle HDP programıyla, stratejisiyle ve örgütsel yapısıyla
baştan aşağıya yeniden yapılanmak; amaç ve yapı olarak demokratikleşmek
zorundadır. Bunu yapabildiği takdirde, sadece Türkiye ve Kürdistan’daki değil;
tüm Ortadoğu’daki umutsuzların umudu olabilir. Tüm ezilenleri birleştirip
bölgenin kaderini değiştirebilir.
*
Bu öncüllerden hareket eden HDP ve HDK üyeleri,
sempatizanları, gönüllüleri ve destekleyicileri olan bizler, HDP’yi tüm program
ve örgütsel yapısını; hiçbir tabu tanımadan, acımasızca eleştireceği bir
tartışmaya çekmek ve böyle bir tartışma aracılığıyla bugünkü program, strateji
ve örgütsel yapısını baştan aşağı değiştirmek istiyoruz.
Çağrıların ancak bir somut güce dayandığı takdirde bir
başarı şansı olabileceğinin; HDP’ye egemen olan yapının aynı zamanda bu
değişimin önündeki en büyük engel de olduğunun elbette bilincindeyiz.
Bu nedenle, aşağıda imzaları olan bizler HDP’nin yukarıda
kısaca özetlenen ve örneklenen yönde bir değişiminden veya daha farklı bir
değişimden yana olsa bile; böyle bir tartışmadan yana olanları bir platform
oluşturmaya çağırıyoruz.
Bunun için ilk elde, HDP Demokrasi
Platformu isimli bir e-mail grubu
kurduk.
Platformun ve onun şu anki somut biçimi olan Mail Grubunun
amacı söyle tanımlanmıştır:
“HDP Demokrasi
Platformu, HDP'nin gerçekten demokratik bir programa ve demokratik bir işleyişe
sahip olmasını hedefleyen üye ve sempatizanların tartışmalarını yürütmek ve
çalışmalarını koordine etmek için bir e-mail grubudur. Grubun yazışmaları
herkese açıktır, yazışmalara sadece üyeler katılabilirler. Üye olmak için bir
yöneticinin onayı veya bir üyenin önerisi gerekir.”
HDP’de değişim isteyenleri bu gruba katılmaya; HDP’de
değişimi sağlamak için güçlerini birleştirmeye çağırıyoruz.
Gruba üye olmak için şu yollar izlenebilir:
1)
hdp-demokrasi-platformu+subscribe@googlegroups.com
adresine boş bir e-mail yollayabilirsiniz. Bunun için de çoğu durumda, yukarıdaki
mavi adrese tıklamanız ve çıkacak boş mailin gönder ikonuna basmanız
yeter. Moderatör arkadaş sizin
üyeliğinizi onaylar.
2)
Eğer bunu yapamıyorsanız hdp.demokrasi.platformu@gmail.com
adresine bir mail ile isteğinizi bildirin. Arkadaşlar sizi üye yaparlar.
HDP Demokrasi Platformu Çağrıcıları
11 Ocak 2016 Pazartesi
1.
A. Seda
Berzeg
2.
ahmet can
3.
ahmet
göral
4.
Alemdar
Kadıoğlu
5.
ali dogan
6.
Ali Nejat
Sözen
7.
barış
göral
8.
Bekir
Yurdakul
9.
Can Can
10.
Demir
Küçükaydın
11.
Dilan
Tuğrul
12.
Edip Bal
13.
Ekrem
Soybay
14.
Ferhat
Berkpınar
15.
Feryal
Vatan
16.
Gülseren
Adaklı
17.
Hasan
Cevad Özdil
18.
Hasan
Gürkan
19.
Irfan
Acikgoz
20.
İsmet
Sekmen
21.
Kıvanç
Ersoy
22.
Mehmet
Ali Aslan
23.
Mesut
Korkmaz
24.
Muammer
Baburcan
25.
Murat
Yüce
26.
Mustafa
Covac
27.
Mustafa
Nevzat Yüce
28.
Mustafa
Yeşim
29.
Muzaffer
Baburcan
30.
Namık Kuyumcu
31.
onur
şentürk
32.
Ömer
Bilal Karakaya
33.
Radife
Karamanogullari
34.
Salih
Kaya
35.
Sami Sarı
36.
Savaş
Kündüroğlu
37.
Sengül
Mor
38.
Serpil
Arısoy
39.
Sezai
Sarıoğlu
40.
YIlmaz
Ocak
41.
Zeynel
Abidin Çelebi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder